• Haberler
  • Gündem
  • Gelenekten moderne Türk aile yapısının temel kodları

Gelenekten moderne Türk aile yapısının temel kodları

Bu haberimizde gelenekten moderne Türk aile yapısını açıklayıp analiz etmeye çalıştık.

KEMAL ERDOĞAN
(AKAJANS) - Geçmişte de günümüzde de aile, Türk toplumunun temel taşı olmuştur ve sosyal hayatta etkinliği yüksektir. Bunda gerek Türk toplumlarının gerekse İslamiyet’in aileye verdiği önem rol oynar. Geleneksel Türk ailesinin en gelişmiş formu olan Osmanlı Türk ailesinin temel niteliği bütün problemlerin çözüme kavuşturulduğu tabiri caizse bir “yaşam destek ünitesi”dir. Osmanlı Türk ailesi; Ortaçağ İslam anlayışının zihin kodlarından beslenir. Mahremiyet esastır; bu mahremiyet kadın odaklı tatbik edilir evler haremlik-selamlık şeklinde iki bölüm olarak düzenlenir. Çok eşlilik serbest olmasına rağmen tek eşlilik yaygındır. Erken evlilik ve buna bağlı olarak hızlı nüfus artışı yaygındır.

Doğu ile Batı arasında müşterek nokta arayışının başladığı Tanzimat Fermanı aile kurumu için de birtakım dinamikleri ve değişimleri gündeme getirmiştir. Bu dönemde Türk aileleri gelir ve kültür farklılıkları dolayısıyla iki kutba ayrılmıştır; Fransız kültürü  etkisinde Avrupai yaşam tarzı sürdürenler ve geleneksel kültürü sürdürerek konaklarda yaşayan geniş aileyi koruyanlar. Yaygın kanaatin aksine Tanzimat öncesinde de kadınlar ekonomik ve sosyal hayatta varlık göstermiştir. Tanzimat ile birlikte aile kurumuna ilişkin mevzuat ve uygulamalar hızlı bir değişim-dönüşüme girmiş, geleneksel yapının tasfiyesi bu dönemde başlamıştır. Bu değişimde Batılı norm ve referanslar etkili olmuş; dini dinamikler yerine seküler karakter etkili olmuştur.

Her ne kadar Tanzimat’la birlikte yenilik süreci başlasa ve Doğu kültürü tamamen terk edilmemiş, Gelenekselci-Batılı yaklaşım birlikte yol almıştır.  Ancak Cumhuriyet’in ilanı ile bu dualizm kesin bir hatla sona erdirilmek istenmiş; aile kurumunun Batı normlarına göre şekillendirilmesi için kollar sıvanmıştır. 1926'da Medeni Kanun  kabul edilmiş; statüsü değiştirilen kadın, erkekle eşit yurttaş olma imkanına kavuşmuştur. Kanun, geleneksel aile yapısı ve anlayışına en büyük darbeyi vurmuştur.  Zira artık aile mallarının yönetimi miras paylaşımında kadınlar da erkekler ile eşit haklara sahip olacaktır. En büyük dönüşümlerden biri de evlenme usullerinde (eş seçim yöntemleri, evlilik yaşı) kendini gösterir. Görücü usulü yerine bireysel tanışmalara ve anlaşmaların daha fazla tercih edilir hale gelmesine çalışılır. Sonuç olarak; mahalle, cemaat ve toplum kavramları ile İslam şemsiyesi üzerine inşa edilmiş geleneksel Türk kültürü; Cumhuriyet ile ivedilikle dönüştürülmüştür. Fiziki anlamda da şehrin ve mahallenin inşa ettiği toplum yapısı ortadan kalkmış, bunun yerine uydu kentler ve metropollerin rol üstlendiği yeni şehir formu sahneye çıkmıştır. 

Cumhuriyet dönemindeki sanayi atılımıyla “üretim”  aile işletmelerinin tekelinden çıkmış, devasa ve kar amacı güden işletmelere geçmiştir. Bu durumda ailenin toplumdaki fonksiyonunun değişmesine de kısmen sarsılmasına zemin hazırlamıştır. Aile işletmelerinin devasa kapitalist işletmeler karşısında rekabet edememesi aile kurumundaki dönüşümü hızlandırmıştır. Hükümranlığı azalan aile kurumu yeni bir sürece evrilmiştir.

Günümüze gelecek olursak aile kurumu büyük dönüşüm sürecinde kritik eşiği geçerek daha çok şehirli çekirdek aile modeline evrilmiştir.  Küreselleşme, kapitalistleşme, kentleşme ve bireyselleşme gibi süreçler aile yapısının çözülmesinde etkili olmuştur. 2015 verilerine göre  çekirdek ailelerden müteşekkil hane halklarının oranı yüzde 66,9’u bulmuştur. Tek kişilik hane halklarının oranı ise yüzde 14,4’ü bulmuştur.   Veriler gösteriyor ki Türkiye modernleşme şehirleşme ve kırsaldan göç süreçlerinde yaşadığı geniş aileden modern çekirdek aileye dönüşümü tamamlamak üzeredir. Sonuç olarak; asırlardan son yüzyıla miras geniş aile düzeni bu dönemde dominant model olma niteliğini kaybetmiştir. Bu değişim Türkiye'nin tamamını aynı şiddette etkilememiş;  eğitim ve ekonomik seviyelere göre farklılık arz etmiş; metropol, şehir ve kırsal kesimlerde de değişik etki dereceleri göstermiştir.

1950'li sonrası köyden şehre göç ve sanayileşme toplumsal dönüşümün mihenk taşı olurken; günümüze geldiğimizde küreselleşme bu süreci daha da hızlandırmıştır. Geleneksel dönemdeki görücü usulünün yerine Cumhuriyet döneminde birebir tanışma-arkadaşlık alırken ise birbirleri ile karşılaşma ihtimali olmayan kişiler günümüzde ise teknolojinin etkisi ile  “internet evlilikleri” yapmışlardır. Teknoloji bir yandan bilgi birikimini artırırken aile kurma yaşının gecikmesine ve nüfus artışına olumsuz etki etmektedir. Kitle iletişim araçlarındaki olumsuz temalar aile yapılarını sarsmakta; geçimsizlik, aldatma ve kavgaları “hayatın doğal akışına uygun” göstermektedir. Televizyon ve ardından internetin yaygınlaşmasıyla  mahremiyet, cinsellik, bireysel özgürlük, kadının rolü, çocukları yetiştirme tarzı konularındaki dönüşüm ve dejenerasyon hızlanmıştır. Modern hayatın olmazsa olmazı ekonomik krizler de aile içi sorunları ve boşanmaları artırmaktadır.

Bakmadan Geçme